Woke Kültürü Nedir? Kökeni, Gelişimi ve Eleştirileri | Kapsamlı Rehber
- Yunus Arslan
- 22 Nis
- 2 dakikada okunur

Woke terimi, Batı'daki kültür savaşlarının merkezinde yer alan ve günümüzde sıkça tartışılan bir kavramdır. Bu makale, Woke kültürünün kökenlerini, gelişimini ve bu hareketin karşılaştığı eleştirileri ele almaktadır.
Woke Teriminin Tarihsel Kökeni
Kökeni 1930'lu yıllara dayanmaktadır
İngilizce "awake" (uyanık) kelimesinden türemiştir
Başlangıçta ABD'deki ırkçılık ve sosyal adaletsizliklere karşı farkındalığı ifade etmek için kullanılmıştır
1960'larda popülerlik kazanmış, Lead Belly'nin 1962 tarihli "Scottsboro Boys" şarkısında yer almıştır
1970'lerde Sivil Haklar Hareketi sırasında da bu anlamda kullanılmıştır
21. Yüzyılda Woke Kavramının Gelişimi
İnternetin yaygınlaşmasıyla ABD sınırlarını aşarak küreselleşmiştir
Siyahi hakları savunmanın ötesine geçerek LGBTQ sorunları, feminizm, göç, iklim değişikliği ve marjinalleştirilmiş toplulukları da kapsamaya başlamıştır
Görünürlüğün artmasıyla terim bazı çevrelerce aşağılayıcı şekilde de kullanılmaya başlanmıştır
Woke Kültürünün Temel Özellikleri
Sosyal medya platformlarını etkin ve yoğun biçimde kullanır
"Çağrı kültürü" (call-out culture) ve "iptal kültürü" (cancel culture) ile öne çıkar
İşyerlerinde, medyada ve çeşitli kurumlarda çeşitlilik ve kapsayıcılığı teşvik eder
Dil ve kültürde radikal değişimler önerir
Woke Kültürüne Yönelik Eleştiriler
Aşırı radikallik ve ahlaki mutlakçılık eğilimi
İptal kültürünün adil yargılanma hakkını ihlal etmesi
Masumiyet karinesini göz ardı etme eğilimi
Unutulma ve affedilme hakkını ihlal etmesi
İfade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar
Otosansüre yol açabilmesi
Akademik ve sanatsal özgürlüğü kısıtlama potansiyeli
Toplumsal uzlaşı ve demokratik tartışmaları yeterince önemsememesi
Demokratik Değerler ve İfade Özgürlüğü Perspektifinden Değerlendirme
Woke kültürünü demokratik değerler çerçevesinde değerlendirdiğimizde, John Stuart Mill'in ortaya koyduğu "zarar ilkesi" önemli bir referans noktasıdır. Bu ilkeye göre, bir bireyin ifade özgürlüğünün kısıtlanması için tek geçerli gerekçe, başkalarına doğrudan zarar vermesini önlemektir. Mill, tartışmalı veya rahatsız edici olsa bile, görüşlerin serbestçe ifade edilmesinin toplumsal hakikatin keşfi için gerekli olduğunu savunmuştur. Öte yandan, "çoğunluğun tiranlığı" olarak adlandırdığı kavram, günümüzde Woke kültürü bağlamında yeni bir anlam kazanmaktadır. Toplumsal baskının ve baskın anlatıya uyma zorunluluğunun, farklı düşüncelerin ifade edilmesini engelleyebileceği ve entelektüel çeşitliliği zayıflatabileceği endişesi giderek artmaktadır. Woke hareketinin temelinde yatan sosyal adalet ve eşitlik gibi değerli hedeflere ulaşmak için, iptal kültürü gibi radikal yöntemler yerine toplumsal uzlaşı ve demokratik tartışma süreçlerini önceleyen yaklaşımların benimsenmesi daha sürdürülebilir sonuçlar doğurabilir. Gerçek ve kalıcı toplumsal değişim, farklı görüşlerin diyalog içinde bir araya gelebildiği, karşılıklı anlayış ve saygının hâkim olduğu demokratik süreçlerle mümkün olacaktır. *Bu içerik, Doç. Dr. Enis Doko'nun Fokus+ için kaleme aldığı "Radikal ve Saldırgan Bir Hareket: Woke Kültürü" başlıklı yazısından derlenmiştir.





